in

Ebabil kuşlarının hikayesi nedir?

Ebabil kuşları birçok özelliği ile ilgi çekici bir kuş türüdür. Ebabillerin ilgi çekici olmasının sebeplerinden biri ise olağanüstü hikayesidir. Peki, ebabil kuşlarının hikayesi nedir?

Ebabil Kuşları çıkardıkları sesler, görüntüsüyle görenleri büyülemektedir. Yaklaşık 17 santim olan bu kuşlar Ebabil (Apus apus), sağangiller (Apodidae) familyasından gelmektedir. Genellikle şehirlerde yaşayan bu kuş türü, kırlangıç kuşuyla benzediği için zaman zaman karıştırılmaktadır.

EBABİL KUŞLARI YAŞAMLARININ NEREDEYSE HEPSİNİ UÇARAK GEÇİRİRLER

Her özelliğiyle ayrı büyüleyen Ebabil kuşları, yaşam sürelerinin yüzde 90’ını havada süzülerek geçirirler. Ebabil kuşlarının çok sayıda türü vardır. Türkiye’de ise bu türlerden 4 tanesi yaşamaktadır. Bu kuşlar göçmen kuşlar arasında yer almaktadır.

Ebabil Kuşları, Türkiye soğuk olduğu için kış aylarında Afrika’ya göçerler. İlkbaharın sonuna doğru da tekrar Türkiye’ye gelir. Ebabil kuşlarının ortalama ömür süreleri ise 27 yıldır. Yuvalarını kalabalık yerlere yapmazlar.

EBABİL KUŞU HIZLI VE ÇEVİK BİR VÜCUT YAPISINA SAHİPTİR

Bumeranga benzer kanatları kısa ve çatallı bir kuyruk yapısına sahiptirler ana rengi kahverengi olarak bilinen Ebabil gökyüzünde siyah renge bürünmektedir. Uçarken kanatlarını asla kapatmazlar yuvaları çatıların uzak noktasındadır ve çok hızlı hareket ederler.

Ebabil kuşu tüm canlılardan kaçmaya çalışır ve bunun için hızlı ve çevik bir vücut yapısına sahiptir. Onları beslenirken ya da yerde yürürken görmeniz mümkün değildir denilemez ancak çok da nadirdir. Eğer uçamayan bir ebabil kuşunu yerde gördüğünüzde ne yapacağını bilmiyorsanız yazımızı okuyabilirsiniz.

EBABİL KUŞUNUN KURAN’DA GEÇEN HİKAYESİ ŞÖYLEDİR

Habeşistan Krallığı’nın Yemen valisi olan Ebrehe, milâdî 570 yıllarında San’a şehrinde, ‘Kulleys’ adı verilen muhteşem bir kilise yaptırmıştı. Maksadı, Kâbe ziyaretine rağbet gösteren Arapların ziyaretlerini oraya çevirmekti. Bu duruma tepki gösteren bir adam da, gecenin birinde Kulleys’e girip içine pislemişti. Bu hakarete çok öfkelenen ve koyu bir hıristiyan olan Ebrehe, gidip Kâbe’yi yıkmaya karar verdi.

Topladığı onbinlerce asker (altmış bin olduğu söylenir), Mahmud adlı büyük bir fil ve daha başka fillerle Mekke’ye doğru yola çıktı. Önüne çıkan bazı kuvvetleri de mağlup ederek ilerledi. Taif şehrine gelince askerlerin bir kısmını Mekke’ye gönderdi. Onlar da Peygamber s.a.v.’in dedesi ve Kureyş’in reisi Abdülmuttalib’in ikiyüzü aşkın devesiyle ahalinin hayvanlarını sürüp götürdüler.

Bu olayın peşinden Abdülmuttalib, gidip Ebrehe’yle görüştü, develerinin geri verilmesini istedi. Ebrehe dedi ki:

– Benden develerin istiyorsun da, Kâbe’den hiç söz etmiyorsun. Halbuki ben onu yıkmaya geldim.

– Ben develerin sahibiyim. Kâbenin de onu koruyacak sahibi vardır!

Bu görüşme sonunda develer geri verildi. Mekke halkı bu güçlü orduyla savaşamayacağı için, anlaşma gereği dağlara çekilip neticeyi beklemeye başladı.

Ebrehe ordusu büyük fili önden sürerek Mekke sınırına dayandı. Kâbe’yi halatla bağlayıp fillerle çekerek yıkmak istiyorlardı. Bu sırada Ebrehe’nin yol kılavuzlarından Nüfeyl b. Habib, koca filin kulağından tutarak şöyle bir şey söyledi, sonra da koşarak dağa çıktı:

– Ey Mahmud çök! Sakın ileri gitme, sağ salim geriye dön!

Mekke’ye girişte büyük fil direndi, zorlanınca yere yattı. Onu bir türlü Kâbe cihetine yürütemediler. O anda sürü halinde ebabil kuşları ortaya çıktı. Her birinin ağzında ve ayaklarında nohut gibi birer taş vardı. Bu taşları ordu üzerine mermi gibi boşalttılar. Kime rastlarsa delip geçiyordu. Askerlerin çoğu öldü; ‘Fil Ordusu’ dağılarak Yemen’e döndü. Ebrehe de dönüşte öldü. Kâbe ise olduğu gibi kaldı. Kur’an’da Fil Suresi bu olayı anlatır.

Kedi İsimleri

26 Ağustos Ulusal Köpek Günü nasıl ortaya çıktı?