in

Hayvanların ruhu var mı, öldükleri zaman nereye giderler?

Ruh kavramına dair merak edilenlerden biri de”hayvanların ruhu var mıdır?” sorusudur. Kadim öğretilerde genellikle insanların ruhu olduğuna inanılır; ancak hayvanlar ruhu var mı, yok mu tartışmalı bir konudur. Buyurun, ruhlu yazıya…

Bilim, hayvanların ruhunun olduğuna dair bir kanıt sunmamıştır.

“Hayvanların ruhu var mı?” konusuna bilimsel olarak yaklaştığımız zaman; bilimin, insanların ve diğer hayvanların ruhlarının olduğuna dair bir kanıt sunmadığını görürüz. Ruhun bilimsel perspektifte hiçbir geçerliliği yoktur. Doğaüstü konulardan biri olan ruh kavramı bilimin ilgi alanında bile değildir.

Fakat, hayvanların ruhu olup olmadığı, onların öldüğü zaman “nereye gittiği” gibi konular kadim öğretilerde, felsefi geleneklerde ve tabii ki dinlerde ele alınmıştır.

“İşte dinlerin hayvanların ruhu var mıdır?” sorusuna verdikleri cevaplar:

İslamiyet

İslamiyet  “Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla ucan hiçbir kuş yoktur ki, (onlar da) sizin gibi birer ümmet olmasınlar. Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmamışızdır. Sonra (onlar), Rableri(nin huzuru)na toplanacaklardır” der.

Buradan anlaşılan ve bazı din adamlarının da söylediği üzere hayvanların ruhunun olduğuna dair bir inanç İslamiyet’te vardır fakat insan ruhu ile hayvan ruhunun çok farklı olduğu söylenmiştir.

İslam inancına göre, insanlar öldükten sonra cennete ya da cehenneme gider. Peki hayvanlar nereye gider? İslam’a göre, hayvanlar öldükten sonra cennete ya da cehenneme gitmez. Onlara ceza veya ödül yoktur. Bir tür arafta kalma hali söz konusudur.

Ancak durum böyle olsa da, İslam inancı hayvanlar öldükten sonra onların da “hesap soracağını” söyler. Yani bir hayvan, insandan kötü muamele gördüyse “Allah katında” onun hesabını söz konusu kişiye soracaktır.

Hesabı veren insan, hayvana yaptığı davranışa göre cezalandıracak ya da ödüllendirecektir.

İslamiyet’le ilgili kısmı bir kıssa ile bitirelim.

İslam peygamberi Hz. Muhammet’in kedileri çok sevdiği söylenir. Bir gün, bir kedi Hz. Muhammet’in kucağında oturmuş ve orada uyuyakalmış. Hz. Muhammed kedinin uyanmasını beklemiş ancak kedi uzun süre uyanmamış. Hz. Muhammed, kalkması gerektiği ve kediyi de retmek istemediği için kedinin uyuduğu kıyafet parçasını kesmiş.

Bu kıssa, İslam inancında, Hz. Muhammed’in hayvan sevgisine örnek olarak yaygın biçimde anlatılır…

Şamanizm

Şamanizmde evren, dünya, insan, hayvan ve bitkiler alemi bir bütün olarak düşünülürdü ve yaşam yolculuğunda insanlara ölene kadar eşlik eden ruhların varlığına inanılmaktadır. Bu ruhlara erk hayvanı denir.

Her insanın erk hayvanının olduğuna ve bunu keşfetmesi gerektiğine inanılır. Dolayısıyla Şamanizmde hayvanların ruhu olduğuna inanılır, bunun yanı sıra bu ruhların insanlara rehberlik ettiğine ve kutsal olduklarına da inanılır.

Doğanın da ruhu olduğuna inanan şamanlar, ibadet ve ritüellerini de doğada yaptıkları için kutsal kabul ederler bu sebepten hayvanlara, doğaya asla zarar verilmemelidir.

Şamanizme göre her ruh önceden belirlenmiş olduğu anlaşmaya göre bedenleniyor ve bu ruhların erk hayvanlarından gelecek olan rehberliği de tayin edilmiş oluyor.

Hristiyanlık

Hristiyanlıkta hayvanların ruhlarının olduğuna dair bir yazı/öğreti bulunmamaktadır.

İncil sadece “Tanrı ’sular canlı yaratıklarla dolup taşsın,yeryüzünün üzerinde gökte kuşlar uçuşsun diye buyurdu. Tanrı yeryüzünü çeşit çeşit canlı ,evcil ve yabanıl hayvan, sürüngen türesin diye buyurdu“  demiştir ve hayvanların da insanların da yaşam nefesine sahip olduğu da eklemiştir.

Hristiyanlık’ta hayvanların ruhu var mı sorusuna cevap biraz kişinin kendi inancına bırakılmıştır.

Çoğu dinde hayvanların ruhunun olduğuna dair bir inanç vardır.

Budizm

Budizm’de hayvanlara şiddet içermeyen, nazik, şefkatli ve sevgiyle yaklaşım öğütlenir.

Hayvanlara yanlışlıkla olsa dahi zarar verilmemelidir ve çok dikkatli olunmalıdır.

Bunun altında yatan sebep ise hayvanların, ölmüş akrabalarımız ya da başka insanların reenkarne olarak yeniden dünyaya gelmiş hali olabileceği inancıdır.

Yani hayvanlar başka insanların ruhlarını taşıyordur. Bu doğrultuda Budizm’de hayvanların ruhlarının olduğuna inanıldığını söylemek yanlış olmaz.

Hinduizm

Hinduizm’de ineklerin yerine çoğu insan aşinadır. Hindular için inekler kudret taşıyan, uğur getiren, dileklerinin kabul olmasını sağlayan bir hayvan olarak görülür.

İneğin öldürülmesi ise büyük bir günah sayılır. Sadece inek değil, inek gibi kutsal sayılan birçok hayvan vardır. Aynı zamanda tıpkı Budizm’de olduğu gibi Hinduizm’de de reenkarne inancı vardır.

“Atman” yani ruh ölümsüzdür. Ruh yaratılmamıştır ve yok edilemezdir. Bir ruh yeterince olgunlaştığında reenkarnasyon döngüsünden kurtulup Brahman ile bir olduğuna inanırlar. Yani arzulanan şey aslında reenkarnasyon döngüsünden kurtulup Brahman ile bütünleşmektir.

Bundan yola çıkarak bütün hayatın ve canlıların kutsal olduğuna inanılan Hinduizm’de de hayvanların ruhu var mı sorusuna var olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Paganizm

Paganizm bu konuda Şamanizm ile benzerlik göstermektedir. Paganizmde de bir güç hayvanı / ruhani hayvan vardır. İnsanlara yolculuğunda yardım eder. Ancak, diğer ruhsal varlıklar gibi, birine sahip olmanız gerektiğini söyleyen bir kural veya kılavuz yoktur. 

Paganizm inancında hayvanlar da dahil her şeyin bir ruhu olduğuna ve bu ruhların her birisinin de kutsal olduğuna inanılır.

Doğanın da ruhu olduğuna inanan paganlar, ibadet ve ritüellerini de doğada yaptıkları için kutsal kabul ederler bu sebepten hayvanlara, doğaya asla zarar verilmemelidir.

Öyle ki doğadan bir dal, çiçek vb alınacağı zaman izin istenir, mümkünse alınan şeyin yerine başka bir şey bırakılır ve teşekkür edilir.

Pisagorculuk

Pisagorcular her ne kadar matematik öğretileri ve katkılarıyla tanınsa da pek fazla bilinmeyen başka yönleri de vardır. Çünkü Pisagor aynı zamanda dindar ve batıl inançları olan biriydi. Reenkarnasyona ve ruhların geçişine inanırdı.

Pisagorcular ise insanın kendisini, beden ve ruh göçüne köle olmaktan kurtarılması gerektiğini düşünürler.

İnsan ne denli kötü ve günahkâr bir yaşam sürerse, öldükten sonra ruhunun da aşağılayıcı bir hayvan bedenine girme olasılığının o denli yüksek olacağına inanırlar.

Yani hem reenkarne inancı söz konusu hem de hayvanların ruhu var mı sorusuna cevapları evettir. Pisagora göre yaşamın amacı, reenkarnasyon döngüsünden kurtulabilmekti. 

Animizm

Animizm, doğanın bir bütün olarak ve her varlığın teker teker maddi varlığının ötesinde bir de ruha sahip olduğunu kabul eden bir görüştür. Doğal olaylar, hayvanlar ya da doğada var olan başka nesnelere bir ruh izafe ederek bunlara tapınma temeline dayanır.

Ayrıca doğada insan ruhuna az çok benzer ruhlar bulunduğunu da kabul eder.

Animistler, hem hayatla ilgili olayları hem de psikolojik olayları tek bir sebebe, düşünen veya “akıllı” bir ruha bağlarlar.

Ölümden sonra ise ruhlar canlı insanları görebildikleri gibi, taşa, toprağa, yağmura ve her türlü varlığın içine de girebiliyorlar. Bundan yola çıkarak da Animizmde ölümden sonra her şey başka bir varlığa dönüşür.

Panteizm

Panteizm, evrenin/doğanın tanrı ile aynı olduğu görüşündedir. Her şey tanrının bir parçası olarak kabul edilir, tanrı her şeydir, her şey tanrıdır. Tanrı doğada, nesnelerde, insanlarda yaşar inancı hakimdir.

Kainat kesinlikle tanrıdan ve doğadan ayrı düşünülemez. Şamanizm ile de benzer özellikler taşır, yine reenkarnasyon inancına sahiptirler.

Bir insan ölse bile daha sonra başka bir canlı olarak dünyaya gelir, yani ruhu ağaçlar, bitkiler ve hayvanlarda yeniden vücut bulabilir. Şamanlar gibi ruhların iyi veya kötü olarak ayrıldığını düşünürler.

Kötü bir ruha sahip olan insanların dünyaya bir böcek ya da buna benzer bir canlı olarak geri döneceğine inanan panteistler de vardır.

Kızılderililer ve aborjinlerin de bu görüşe sahip olduğu söylenebilir. Sadece canlıların değil cansızların da bir ruha sahip olduğunu savunan Kızılderililer, tabiatçı panteizmin atası kabul edilir.

Kızılderililer

Kızılderililer, her insanın, hayvanın, canlı formunun toprak ananın bir parçası olduğuna inanırlar. Onlara göre bütün canlılar ve nesneler birbiri ile eşittir.

Kızılderililer de yine reenkarnasyon inancına sahiptirler. Onlara göre hayat sonu ve başlangıcı olmayan bir çemberdir. Her şey bir çember olma yolundadır. Yıldızlar, gezegenler, ay, güneş,dünya ve tüm canlılar bu çembere dahildir.

 Kızılderililerin ruhlara inandıklarını söylemek zor olmaz çünkü şaman veya şifacı da denilen kutsal ruh ya da kutsal güçle iletişim kurabilen kişiler vardır.

Ayrıca baykuş, ayı, örümcek, kaplumbağa, kirpi, possum, geyik ve yaban sığırı gibi hayvanları mitolojilerinde kutsal kabul etmişlerdir.

Bilimin ruhun olmadığını söylediği gibi hemen hemen tüm inançların da ruhların var olduğunu, hatta reenkarne olunduğunu söylediğini görüyoruz.

Bilimsel bir kanıt her ne kadar mevcut olmasa da ruhların varlığına, hayvanların ruhlarının olup olmadığına veya öldükten sonra ruhlarının nereye gittiğine dair inanç kişilerin kendisine kalmış bir durumdur.

Bir köpek soğukta ne kadar süre hayatta kalabilir?

Hayvanlar hakkında düşünce üretmiş 10 filozof