Cumhuriyetimizin kurucusu, ulu önderimiz Atatürk, hayvanlara karşı hep özel ilgi göstermiş, hatta bazılarını sahiplenerek özel olarak bakımıyla ilgilenmişti. Bunlardan Alp, sonrasında Alber ve birçok kitapta bahsi de geçen Foks adındaki köpekleri Atatürk’ün yanında sadık dostları olarak tarihteki yerini aldı.
Atatürk Köpeği Alp’i yanından hiç ayırmazdı.
Tüm hayvanlara karşı sevgisi olan Atatürk’ün yaşamında köpeklerin yeri çok ayrıydı.
Atatürk Bulgaristan Ataşemiliterliğinden dönüşünde Alp adını verdiği güzel bir köpek getirmişti ve Çanakkale Savaşlarında da yanında bulundurmuştu. Alp sabahları Atatürk’ün uyanış vaktini ezberlemiş, bazen Atatürk kalkması gereken vaktinde kalkmayıp uyuduğunda alp endişelenir ve üstüne çıkarak nefesi kontrol ederdi. Kurtuluş Savaşı sırasında ise bir Yunan komutanlarının ortada kalan Alber adlı av köpeğini sahiplenmişti Atatürk.
Alp yaşamı boyunca Atatürk ile tüm gezilerinde beraberdi.
Alber öldüğünde çok üzülen Atatürk henüz üzüntüsü dinmemişken Foks onun yeni köpeği olur. Foks, Atatürk’ün odasında yatar, her gittiği yere yanında gider, gireceği salona herkesten ve Atatürk’ten daha önce koşar, adeta Atatürk’ün geldiğini haber veriyormuş gibi hareket ederdi. Atatürk nereye gitse onu da birlikte götürür, yurt gezilerinde bile ondan ayrılmazdı.
Atatürk, Alber’in ölümünden sonra Foks’u sahiplenir.
Bekir Coşkun’un aylık Performans Gazetesi’nde Dr. Altan Armutak’ın yazısından köşesine taşıdığı bilgilere göre, Atatürk’ün en sevdiği hayvan olan ve Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde her zaman el üzerinde tutulduğu anlatılan Foks’un öyküsü özetle şöyle:
“Atatürk, Foks’un ne yiyip ne içtiğinden, ne zaman çiftleşeceğine kadar hemen her şeyiyle yakından ilgilenirdi. Ama gün gelir, Foks’la yolları ayrılır. Köşke ikinci bir köpek gelmesini kıskanan Foks, bir gün kendisini kaldırmak isteyen Atatürk’ün elini ısırır. Ancak (yaşamı boyunca hayvanların öldürülmesine karşı çıkan, başıboş kedi ve köpeklerin Hayvanseverler Derneği aracılığıyla sahip edinmelerini sağlayan) Gazi, Foks’un davranışına hiç sinirlenmemiş, eli pansuman edilirken şöyle demiştir: (Fenalık yapmak için ısırmadı).
Foks’ta Alp ve Alber gibi Atatürk’e tüm gezilerinde eşlik eder ve onu korurdu.
Gazinin çevresindekilerden kimileri onu güldüren, neşelendiren Foks’un ’Sahibini ısıran köpekten hayır gelmez’ diyerek, ilaçla uyutulmasını istesede Atatürk buna karşı çıkar. Çiftliğe götürülen Foks kontrol altına alınır ve bir süre sonra, bir kaynağa göre çiftlik baytarları tarafından iğne ile, başka bir kaynağa göre de gerekli testlerin yapılabilmesi için vurularak hayatına son verilir. Foks’un ölümü Atatürk’ü adeta yıkar. Günlerce yüzü gülmez olur. Artık Foks’un konusu her açıldığında, gözleri acıyla dolar.
Foks her ne kadar Atatürk’ün elini ısırmış olsada Atatürk Foks için “Fenalık yapmak için ısırmadı” der.
Atatürk’ün Foks’a olan sevgisi göz önünde bulunduran Çiftlik müdürü Foks’un derisini doldurtup Çiftlikte müze camekanına koydurur. Bu olaydan bilgisi ve haberi olmayan Atatürk, birgün camekanın önüne gelip Foks’u canlı gibi görünce birdenbire çok şaşırır, bir sandalye ister ve oturur. Cansız köpeğe uzun uzun bakar ve bir müddet sonra; “Sevdiğim bir köpeği bu halde göremem, bunu derhal buradan çıkarttırın ve çiftlikte müsait bir yere gömün” diye talimat verir. Atatürk daha sonra ayrıca “Foks esasında bana fenalık yapmak, canımı acıtmak için ısırmadı, öyle olsaydı ben onu hissederdim, o öyle bir köpek değildi. Onun içi o doldurulmuş halini içime sindiremedim” der.
Foks’un doldurulmuş bedeni Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’nde.
Her ne kadar Atatürk, Foks’un gömülmesi emrini versede; yakın arkadaşı Necdet Pençe’nin saklayıp, 1969’da da eşi İrfan Pençe tarafından Anıtkabir’e hediye edildiği belirtmiştir. Foks’un doldurulmuş bedeni 2002 yılında açılan Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’ne konulmuş ve hala aynı yerde bulunmaktadır.