1 Mart, Atları Koruma Günü olarak idrak ediliyor. 12 bin yıl önceden günümüze bize yoldaşlık eden, duygusal bağ kurduğumuz atlara ilgili farkındalık yaratmak için düzenlenen bir gündür.
Atlar, köpeklerle birlikte ilk evcilleştirilen hayvanlardan olmuştur.
Geçmişten günümüze 12.000 yıldır yanında bulundurduğu evcil hayvanlar içinde iki hayvan türü özel yere sahiptir: At ve köpektir. Bunlar her zaman insan tarihinin ve insanın hayvanlar dünyası ile ilişkisinin bir parçası olmuşlardır.
Atların ve insanların karşılaşmasına dair ilk kanıta Avrasya bölgesindeki Yontma Taş Devrine ait yerlerde rastlandı. Parçalanmış at kemikleri ilk insanların atları önemli bir besin kaynağı olarak tükettiklerini gösteriyor. Ayrıca, bu hızlı ve hareketli hayvanlar insanların hayal gücünü diğer hiçbir hayvanın yapamadığı şekilde canlandırdı. Yontma Taş Devri mağara sanatında diğer hayvanlardan ziyade at tasvirleri daha çok görünmektedir.
İlk ortaya çıktığı yerde, Yeni Dünya’da atların nesli yaklaşık 900.000 yıl önce Buzul Çağ sonlarından sonra tükenmeye başladı. Aşırı avlanma ve iklim değişikliği buna neden olarak gösterilebilir. Eski Dünya’nın birçok bölgesinde de atlar bozkırların ormana dönüşerek yaşam alanlarının daralmasıyla ortadan kaybolmuştur.
M.Ö 5000 yılından bir süre sonra, ehli sığır ve koyunlarla haşır neşir olan bölgedeki insanlar atları ehlileştirmenin ilk adımlarını atmış olabilir. Güçlü ve asi olmalarına rağmen, atların onları diğer ehli hayvanlardan ayıran bir üstünlüğü vardır.
HEM DUYGUSAL HEM ASİLLER
İnsanlarla rahatlıkla iletişim kurabilen atlar, sahiplerinin duygularını resmen okurlar. İnsanların ses tonlarından o anki duygularını ortaya çıkartabilirler. Duyma duyusu insanlardan çok daha gelişmiştir ve ses tonunu çok iyi algılarlar.
İnsanları ile derin duygusal bağlar kurabilirler ve onların duygusal davranışlarına uygun tepkiler vermeleri ile tanınırlar. Bireylerin ses tonlarından dostane yaklaşımı çıkarabilirler. Atların duygusallıkları, gelişmiş sinir sistemlerine de bağlıdır.
UYURKEN YERE DÜŞMEZLER
Asilliğiyle bilinen atlar, ayakta uyuması ile de bilinir. Uyurken yere asla düşmezler. Atlar, güvensiz ortamı, sezileri ile çok çabuk algılayabilir, bu ortamda bir savunma olarak ayakta uyurlar. Peki atlar ayakta nasıl uyur?
Ayakta uykuya daldıklarında bacak kemikleri kilitlenir, dolayısıyla bacak yapıları bu uyku şekline uygundur. Sürü halinde yaşayan atlarda birlikte ve ayakta uyuma davranışı, sürünün birbirine güvenmesinden kaynaklanmaktadır.
EN BÜYÜK GÖZLER ATLARDA
Atlar ayrıca karada yaşayan canlılar içinde en büyük gözlü olanlardır. Başlarının hemen yanında bulunan gözleri, yapıları gereği ön ve arkaları dışında 360 derece bir görme yeteneğine sahiptir. At gözlüğü, atların bu görme yeteneklerini kısıtlayarak yola odaklanmaları sağlamak ya da görme algıları nedeniyle ani bir korku yaşayarak tedirgin olmalarını önlemek için takılmaktadır. Atların görüş açıları oldukça geniş olmakla birlikte uzak mesafede hareket algıları zayıftır.
ATLAR 20-30 SENE YAŞAR
Atlar 20-30 sene yaşar, bazı kısraklar 15 yaşına kadar doğurur. On bir ay gebe kalır ve bir yavru doğururlar. Yavrunun gözleri açık olarak doğar ve birkaç dakika sonra ayağa kalkarak annesini takibe başlar. Yük çekme ve taşıma atları, kalın bacaklı, iri cüsselidir.
Binek ve yarış atları ince uzun bacaklıdır. Atlar arasında haset yok ise de, birbirlerine gıpta etmek huyları vardır. Bu da yarışta, hendek ve çit atlamada kendini gösterir. Birbirlerine imrenerek daha hızlı koşup öne geçmek isterler. Saatte 60–70 km hızla koşanları vardır.
Arap atı: Çok dayanıklı mükemmel bir binek ve yarış atıdır. İngiliz atlarından daha dayanıklı olup, 24-28 saat hiç su içmeden uzun süre yol alabilir.
İngiliz atı: İyi bir binek ve yarış atıdır. Özellikle yarış için yetiştirilir. Arap aygırı ile İngiliz yerli kısraklarının çiftleştirilmesinden türetilmiş bir soydur. Arap atından daha uzun bacaklıdır.
Midilli atı: Küçük, sakin ve dayanıklı bir at çeşididir. Keçi veya koç büyüklüğünde. Çocuklar için iyi bir binek hayvanıdır. Hafif gezinti arabalarına koşulduğu gibi maden ocaklarında da istifade edilir. Shetland, İzlanda ve Norveç midillileri meşhurdur.
Belçika atı: Felemenklere özgü bir attı. Büyük gövdeli olmasına karşın bacakları kısadır.
ÖZGÜRLÜKLERİNDEN ÖDÜN VERMEYEN YILKI ATLARI
Anadolu’da bazı yörelerde yaşlanmış ve artık çok fazla işe yaramayan atlar kış aylarında dağlara bırakılır. Sahiplerinin genellikle besleyemedikleri ve bakımlarını sağlayamadıkları için doğaya bıraktıkları bu atlara yılkı atı denir.
Kış aylarında doğaya bırakılan atlar hayatta kalmayı başarırlarsa sahipleri tarafından tekrar alınıp geri getirilirler. Ancak bu atların pek çoğu zorlu kış şartlarına dayanamayıp soğuktan ya da açlıktan yaşamlarını yitirirler.
Yılkı atlarının hikayelerini hepimiz dinlemişizdir. Özgürlüklerinden ödün vermeyen bu atları, ülkemizde Sandıklı İlçemizde, Akdağ eteklerinde Koca yaylada ve ayrıca Erciyes dağı eteklerinde görmek mümkündür. On- on iki attan oluşan gruplar (Öğrekler) halinde dolaşır, her öğreğin bir lideri vardır. Kışın zor şartlarında ve kurtların saldırılarına karşı bu şekilde mücadele eden yılkılar, kışları çam ormanlarının altlarını sığınak olarak kullanırlar.
FAYTONLAR YAŞAMLARINI KISALTTI
Birkaç yıl önce adalarda ve birçok turistik yerde faytonların kaldırılması gündeme geldi böylece faytonlar kalkmıştı.
Faytonlar yüzünden atların yaşamlarının kısaldığı gözler önüne seriliyordu. Ortalama 20-30 sene yaşayan atlar faytonlar yüzünden 2 – 3 yıl içerisinde ölüyordu.
Uzun zamandır tarihimizde yer alan, bizlere yoldaş olan bu özel hayvanların korunması için elimizden geleni yapmalıyız. Atları ölüme mahkum etmemeli gereken yaşam alanlarını onlara sağlamalıyız. Hiçbir at hiçbir hayvan insanların eğlencesi ve seyir zevki yüzünden şiddet görmemelidir. Bizler onların haklarını sonuna kadar korumalı ve savunmalıyız.