Eski Türkçede hayvanlar çok ilginç isimlerle adlandırılmış. Evlerde ya da sokaklarda beslenen kedilere Eski Türkçede ‘çetük’ denilirken ateş böceği ‘küsküni’, fil ‘yagan’, kelebek ise ‘baybayuk’ olarak isimlendirilmiş.
Amasya Üniversitesinden Dr. Öğretim Üyesi Kürşat Efe, 8’inci ve 13’üncü yüzyıllar arasındaki Türk dilinin kelimeler toplamını barındırıp Köktürk, Eski Uygur ve Karahanlı dönemlerini kapsayan “Eski Türkçe” dönemindeki hayvan adlarını araştırdı. Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun’un danışmanlığını yaptığı ‘Tarihi Türk Lehçelerinde Hayvan İsimleri’ başlıklı çalışma hayvanların birbirinden ilginç isimlerle adlandırıldığını ortaya koydu.
Eski Türkçe, Orta Türkçe ve Yeni Türkçe Olarak Adlandırılan Üç Ayrı Evrede 2 bin 732 Eski Hayvan Adı Tespit edildi
Türkler, çok eski devirlerde hayvancılıkla uğraşmaya başladı ve geçimlerini onlardan sağladı. Hem göçebe hem yerleşik dönemlerde hayvan isimleri çok çeşitli anlamlarda kullanıldı.
Eski Türkçe, Orta Türkçe ve Yeni Türkçe diye adlandırılan üç ayrı evrede 2 bin 732 hayvan adının tespit edildiği araştırmada ‘Eski Türkçe’ dönemleri diye tanımlanan Köktürk, Eski Uygur ve Karahanlı dönemlerinden 535 isim belirlendi. Türk kültüründe yeri çok özel yeri olan Türk’ün kanadı olarak nitelendirilen at yüzyıllardır aynı adla anılmayı sürdürmüş.
Dr. Öğretim Üyesi Kürşat Efe, “At sözcüğü en eski dönemlerden beri yaşayarak günümüzde de varlığını devam ettiriyor. Atın yanı sıra sığır, koyun ve yengeç gibi birçok adın bugüne kadar devam ettiğini görmekteyiz” dedi.
Eski Türkçe’de Hayvanlara Verilen İsimler Oldukça Dikkat Çekici
Eski Türkçe döneminde hayvan adlarının gerek verilişleri gerekse ses ve şekil değerleri açısından oldukça dikkat çekici özelliklere sahip olduğuna değinen Kürşat Efe, Timsaha ‘alavan’ denilmiş. Deve kuşuna ‘tevi kuşu’, sırtlana ‘arbörü’, maymuna ‘biçin’, ‘keylig’ gibi isimler verilmiş. Ateş böceği ‘küsküni’, fil ‘yagan’, evlerimizde ya da sokaklarda beslediğimiz kedilere Eski Türkçede ‘çetük’, kelebek ise ‘baybayuk’ olarak isimlendirilmiş. Kurbağa ‘baka’ olarak adlandırılmış, daha sonraki evrelerde sesinden dolayı ‘kurbağa’ şekline gelmiş. Kaplumbağaya da aynı şekilde ‘kaplu baka’ denilmiş. Tarla faresine ‘alangır’ denilmiş. Sincap ise ‘tiyin’ şeklinde adlandırılmış” diye konuştu. Geyik sözcüğünün ‘keyik’ olarak geçtiğini belirten Efe, Farslardan alınan ve bugün de kullanılan ‘horoz’ kelimesinin en Eski Türkçede bulunmadığını, onun yerine ‘erkek tagaku’ kelimesinin kullanıldığını söyledi.
Efe, “Kertenkeleye ‘keler’ denildiği gibi efsanevi kurta da ‘böri’ denilmiş. Türk hayat felsefesini ve kültürünü yansıtan yönleriyle hayvan adlarına ait kavram alanının Eski Türkçede önemli bir yeri olduğunu böylelikle bu çalışmada gördük.” şeklinde konuştu.