Veganlığa dair önyargı içeren sorulardan biri de bitki bazlı beslenerek protein ve kalsiyum almak mümkün mü? Bitki bazlı beslenirken vücudumuzun ihtiyacı olan protein ve kalsiyum nasıl karşılanıyor? İşte soruların cevapları
“Vegan beslenmek, bitkisel beslenmek sağlıksız, vücudumuzun ihtiyacı olan protein ve kalsiyumu bitkisel beslenerek almamız mümkün değil, alsak bile yeterli ölçüde olmayacak” gibi bir çok önyargı mevcut. Fakat bu önyargılar tamamen yanlış çünkü vegan beslenerek de ihtiyacımız olan protein ve kalsiyumu alabiliyoruz. En büyük örneklerinden biri ise fiziksel efor gerektiren spor branşkarından başarıdan başarıya devam eden vegan sporcular olabilir.
İhtiyacımız olan ve vücudumuz için faydalı protein, kalsiyum gibi maddeleri hayvan sömürüsüne ortak olarak almak zorunda değiliz. Yani bunun için et yememiz gerektiği yanlış bir bilgi.
Oysa vegan beslenerek yeterli protein almak sanıldığı kadar da zor değil. Önemli olan, hangi besinlerin protein açısından zengin olduğunu bilmek. Kuru fasülye pilav, barbunya, sebzeli bulgur, mercimek köftesi, falafel, tofu, yulaf, gibi yemekler ve yiyecekler adeta birer lezzet protein deposu.
Dr. Suat Erus bu konuda şunları söylüyor:
Et, süt, yumurta yemeyen birinin protein alamayacağı zannedilir. Bu çok komiktir çünkü hayvanlar da proteinleri bitkilerden almaktadır. Özellikle insanlarda sentezlenmeyen 8 çeşit aminoasit vardır proteinlerin yapıtaşı olan. Bunlar hayvanlarda da sentezlenmez ve hayvanlar da bunları dışarıdan alırlar. Hayvansal protein ile bitkisel protein arasında hiçbir fark yoktur. Hayvansal proteinlerin daha kaliteli olduğu söylenir içerdiği aminoasitlerden dolayı, fakat bunlar bitkilerde de aynı şekilde bulunur.”
HAYVANLAR DA PROTEİNİ BİTKİLERDEN ALIYOR
Hayvanlar proteini bitkilerden aldıkları gibi, kalsiyumu da bitkilerden almakta. Yani hayvanlar da bunları ilk elden almakta. Biz ise direkt olarak kaynağından almak yerine onu yiyen başka bir canlıyı yiyerek almaya çalışıyoruz ve bu da bedenimiz için faydadan çok zarar oluşturuyor.
Bir hayvanın annelik sıvısı yalnızca yavrusu içindir, vücut bu sıvıyı yavrusunu doyurmak ve gelişmesini sağlamak için üretir. İnsanların, başka bir hayvanın annelik sıvısından yapılmış yoğurdu, peyniri ve sütleri tüketmesi gerekmiyor.
Dr. Suat Erus bu konu hakkında da şu bilgileri veriyor:
” Sütteki bu kalsiyum ne işe yarıyor? derseniz, aslında hiçbir işe yaramıyor. Nereden mi biliyoruz? İnsanlara süt vermişler ve bu sütteki kalsiyumu radyoaktif olarak işaretlemişler ve bakmışlar bunların hepsi vücuttan idrar yolu ile atılıyor. Neden atılıyor? Şu yüzden atılıyor: Süt ve hayvansal ürün tükettiğiniz zaman bunlar asidik yapıda oldukları için vücudumuza asidik bir madde alıp ortamı daha da asidik bir hale getirdiğimiz zaman vücut bu aside bağlı yanmamak için kendini korumaya alıp onu bazik hale getiriyor. Bunu da kalsiyum kullanarak yapması gerek. Kalsiyum nerede var? kemiklerimizin içinde. Kemiklerden kalsiyumu alıyor ve kemiklerimiz erimeye başlıyor. Yani siz süt içtiğinizde kalsiyum aldığınızı sanıyorsunuz, aslında onu idrardan atıyorsunuz ve kemiğinizdeki kalsiyum da kana karışıyor.”
Koyu yeşil yapraklı sebzelerdeki kalsiyum, hayvansal kalsiyumun yaklaşık iki katı kadar emilir ve içerisinde k vitamini gibi bir çok faydalı madde de bulundurur ve bunlar hayvansal sütte bulunmaz.
Sütteki kalsiyumu almaya çalıştığımızda ise bu kalsiyuma ek olarak doymuş yağ, laktoz, kolesterol, böcek ilaçları, antibiyotikler, irin ve gübre gibi birçok zararlı maddeyi daha vücudumuza sokmuş oluruz.
Kalsiyum ihtiyacımızı genel olarak tofu, badem, soya sütü, koyu yeşil yapraklı sebzeler, susam, incir, portakal, badem ve baklagilleri yiyerek karşılayabiliriz.
Protein ve kalsiyum almak için hayvanları öldürmemize, sömürmemize, yavruları için olan sütlerini, kışlık erzakları olan ballarını, yumurtalarını çalmamıza, yememize gerek yok.
Tam tersine, hem onların yaşam hakkına saygı duymak için hem de kendi sağlığımız için hayvanları ve onlardan elden edilen ürünleri yemek yerine, bitkisel temelli beslenmeye geçiş yapmak iyi bir fikir.