in

2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü: Biz sustukça sulak alanlarımız kuruyor

Sulak alanlar, birçok canlıya yaşam alanı sağlar ve doğamızın önemli bir parçasıdır. Çevreyi önemsemeden yapılan büyük projeler, bilinçsiz su tüketimi ise sulak alanları kurutuyor. 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü nedeniyle su israfına, sulak alanlara çöp atmaya ve başta HES’ler olmak çevre karşıtı projelere koca bir ‘dur’ diyoruz.

Dünya Sulak Alanlar Günü” sulak alanların önemi, korunması ve akılcı kullanımı konularında kamuoyu bilinçlendirmek için kutlanan bir gündür.

2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü

2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü” sulak alanların önemine, korunması ve akılcı kullanımına, dikkat çekmeyi hedefliyor.

Sulak alanlar, bulundukları ortamda bir sünger gibi suyu emerek toplama özellikleri, yeraltı suyunu beslemeleri ve yüzey akışa geçen suyun hızını azaltma özellikleri ile sel taşkınlarını ciddi ölçüde azaltırlar.

Yine baraj ve gölet gibi suni sulak alanlar da afet risklerinin azaltılmasının yanı sıra özellikle kış aylarında olmak üzere su kuşları için önemli bir beslenme, konaklama ve üreme alanlarıdır.

Sulak alanlar, sahip oldukları biyolojik çeşitlilik nedeniyle ülkemizin doğal zenginlik müzeleri olarak kabul edilen, doğal ve ekonomik işlevleriyle ekosistem açısından en değerli varlıklarıdır. 

Sulak alanların korunması ve geliştirilmesi, halkımıza yeterli su arzını sağlamak için gerekli en mühim sorumluluklarımızdan birisidir. 

Türkiye yarı kurak iklim kuşağında yer almakta olup, kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı yaklaşık olarak 1.519 m3 civarında olup su zengini bir ülke değildir.

Türkiye İstatistik Kurumu 2030 yılı için nüfusumuzu 100 milyon olarak öngördüğü dikkate alınırsa 2030 yılında bu rakamın 1.120 m3/yıl civarında olacağı hesaplanmaktadır. 

Bu sebeple Türkiye’nin gelecek nesillerine sağlıklı ve yeterli su bırakabilmesi için kaynakların çok iyi korunup, akılcı kullanılması gerekmektedir.

Bu bakımdan, sulak alanların korunması ve geliştirilmesi, halkımıza yeterli su arzını sağlamak için gerekli en mühim sorumluluklarımızdan birisidir. 

‘SULAK ALANLAR KORUNMASI GEREKEN ALANLANDIR’

Sulak alanlar korunması gerekli tabii varlıklar olarak dünya genelinde kabul edilmekte ve hemen hemen tüm dünyada çeşitli statüler ile korunan alan olarak koruma altına alınmaktadırlar.

Ülkemizde de sulak alanların korunması ile ilgili son yirmi beş yılda yoğun çalışmalar yapılmış ve bu çalışmalar artarak devam etmektedir.

Dünya Sulak Alanlar Günü 1997 yılından beri her yıl Şubat ayının ikinci günü, ülkemiz de dahil olmak üzere, Ramsar Sözleşmesine üye 170 ülkede kamu kurumları, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve okullar tarafından çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır.

Her yıl sulak alanların bir işlevinin tema olarak kullanıldığı etkinlikler kapsamında 2022 yılının Dünya Sulak Alanlar Günü teması “ Doğa ve İnsan İçin Sulak Alanlar” dır.

SULAK ALANLAR NEDEN TEHLİKE ALTINDA?

Sulak alanları, tarımda aşırı su kullanımı, kirlilik, iklim değişikliği, yasak avcılık ve balıkçılık ile sürdürülebilir olmayan altyapı projeleri tehdit etmektedir. Baraj ve otoyol gibi büyük projeler iyi planlanmazsa sulak alanları olumsuz etkileyebilmektedir.

Konuyla ilgili Türkiye Doğa Koruma Yetkilisi Eren Atak şu ifadeleri kullanıyor:

“Bu gibi sorunlarla karşılaşmamak için suyun verimli kullanılması, özellikle sulak alanları besleyen nehirlerde su kalitesinin korunması ve havza ölçeğinde planlama yapılması gerektiğine dikkat çekiyor”

SULAK ALANLARIN SAYISIZ FAYDASI VAR

Dünyanın en verimli ortamları arasında sayılan sulak alanlar, sayısız bitki ve hayvan türünün hayatta kalmaya bağlı olduğu suyu ve verimliliği sağlayan biyolojik çeşitlilik ortamları olarak tanımlanır.

Ekosistem için vazgeçilmez olan sulak alanlar, tatlı su, gıda ve inşaat malzemeleri tedariki yanında sel kontrolü, yeraltı suyu şarjı ve iklim değişikliğinin azaltılmasına kadar, insanlığa sağladıkları sayısız fayda sağlar.

Türkiye’deki pek çok sulak alan aşağıdaki sebeplerden dolayı kirlenmiş, yok olmuş veya olmaktadır.

Tarımsal sulamada vahşi sulama yöntemleri; (Orta Anadolu’da bulunan Beyşehir Gölü, Tuz Gölü, Ereğli Sazlıkları, Kulu Gölü, Meke Gölü, Seyfe Gölü, Sultan Sazlığı, Akşehir – Eber Gölleri)

Endüstri, kentsel kullanım sonucu oluşan atıksuların ve kalıntı barındıran tarımsal atıksuların arıtılmadan doğaya geri verilmesi; (Eğirdir Gölü, Bafa Gölü, Tuz Gölü, Gediz Deltası, Uluabat Gölü, Beyşehir Gölü, Burdur Gölü, Göksu Deltasu, Sapanca Gölü, Akyatan Lagünü)

Plansız kentleşme sonucu yerleşim yeri açmak için kurutulan sulak alanlar; (Birçok kent çevresinde mevcuttur.)

Baraj, HES ve havzalar arası su transferi gibi doğa ve toplum üzerinde olumsuz etkileri dikkate alınmamış  altyapı projeleri; (emen her akarsu üzerinde mevcuttur.)

Otoyollar ve köprüler gibi dev ölçekli projeler; (Uluabat Gölü, madencilik, taş ocakçılığı faaliyetleri hemen her bölgede mevcuttur.)

Sulak alanları besleyen havzalarda metal ve diğer madencilik faaliyetleri; (Hemen her havzada mevcuttur.)

Yasak balıkçılık ve avcılık faaliyetleri sonucu sulak alan ekosistemi bozulmaları (Eğirdir Gölü ve Beyşehir Gölü).

SULAK ALANLAR KURTARILABİLİR

Her birey ve kurum su tasarrufu ve sulak alanları koruma sorumluluğu taşımalı, bu durum yasalarla zorunlu kılınmalı ve denetlenmelidir.

Sulak alanlarda su yönetimi için yeterli kaynak ayrılmalı ve doğal çözümler içeren yatırımlar yapılmalıdır.

Entegre sulak alan yönetim planlamaları ve politikaları geliştirilmeli ve yürürlüğe girmelidir.

Tahrip edilmiş sulak alanların aslına uygun restorasyonu hemen yapılmalıdır.

Sulak alanların ekolojik ekonomik ve kültürel değeri farkındalığı için eğitsel ve sosyo-kültürel çalışmalar bir an önce planlanmalı ve başlamalıdır.

Sulak alanlarımız, plansız ve yanlış yönetilmekten dolayı kirlilik ve kurumalara maruz kalmaktadır. Ekolojik dengeye etkileri kırıma uğramakta, ekosistem ve halk sağlığı sorununa dönüşmektedir.

Ayrıca bu yıl yaşanan kuraklık, temiz ve yeterli tatlı suyun önemini bir kez daha göstermiştir.

Düştüğü yarıktan 34 saat sonra kurtarılan köpek Reggie, sağlığına kavuştu

Erzurum’da donmak üzereyken bulunan 63 köpek yavrusundan iyi haber