Bilirkişiler 1,5 metrelik su samurları için “25 cm suda yaşayabilirler” raporu hazırlayınca HES inşaatı başlayabildi… Danıştay, bu rapor için “dayanak olacak nitelikte değil” diyor
Van’ın Erciş ilçesinde inşa edilen Zilan Regülatörü ve Hidroelektrik Santrali (HES), faaliyetlerine başlasa da köylülerle HES’i işleten şirket arasındaki hukuki çekişme bitmedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2015 yılında hazırlanan bir bilirkişi raporunun ardından HES inşaatıyla ilgili Çevresel Etki Değerlendirme Raporu (ÇED) gerekli olmadığı yönünde bir karar vermişti.
Bu bölge, nesli tehlike altında olan su samurlarının da yaşam ve üreme alanı.
Bilirkişiler, 1 ila 1,5 metre uzunluğundaki su samurları için “25 santimetrelik suda yaşayabilirler” dedi
Zaten, söz konusu bilirkişi raporunda, Zilan Deresi içinde balıklar, kurbağalar, algler ve mikroorganizmalarla birlikte su samurlarının da yaşadığına işaret edilerek canlı yaşamının sürdürülebilirliği için gerekli su miktarının verilmesi gerektiği belirtiliyor.
İndependent Türkçe’nin haberine göre, raporda, “balıkların ve diğer sucul canlıların üreme ve göçüne yetecek çevresel su ihtiyacının en az 20-25 santimetre olması gerektiği” söyleniyor.
Ancak, bilirkişi raporunun “25 santimetrelik suda yaşayabilir” dediği su samurlarının boyları ortalama 1 ila 1,5 metre aralığında değişiyor.
O günkü adıyla “Çevre ve Orman Bakanlığı”nın bir çalışmasında su samurları için şu bilgiler veriliyor:
- Ortalama ömürleri 15-20 yıl kadardır
- Vücut uzunlukları 1-1,5 metre, ağırlıkları 5-16 kilogramdır
- Su geçirmez iki katlı kürkleri ısı yalıtımını sağlar
- Çok utangaç olmaları nedeniyle gözlenmeleri güçtür
- Gebelik süresi 61-65 gün arasındadır
- Yavruların gözleri doğumdan ancak 1 ay sonra açılır
- Yavru bakımı su kenarındaki yuvalarda yapılır
KÖYLÜLER ENDİŞELİ
Bölge sakinleri, tarım arazileri, yerleşik kültürleri ve yaşam alanlarının santral nedeniyle tehlikeye düşeceği endişesiyle bakanlığın bu kararının iptali istemiyle idare mahkemesine dava açsa da bu talep mahkeme tarafından kabul edilmedi.
Bu kez Danıştay’ın yolu tutuldu ve “ÇED gerekli değildir” kararını iptal etmeyen mahkemenin kararına itiraz edildi.
Temyiz dilekçesinde, su samurlarının da yaşam alanlarının tehlikeye düştüğünden söz edildi.
Talebi inceleyen Danıştay 6. Daire, bölgede yaşayanların bu talebini haklı buldu.
İdare mahkemesinin kararını, bilirkişi raporunun dayanak olabilecek nitelikte olmadığı gerekçesiyle bozulmasına hükmeden Danıştay, dosyayı Van İdare Mahkemesi’ne geri gönderdi.
AVUKAT AKSU: BİLİRKİŞİ HEYETİ USULSUZ SEÇİLDİ
Danıştay’dan temyiz kararını köylüler adına çıkartmayı başaran avukat Özgür Çağlar Aksu, bilirkişi heyetinin seçimi ve yapılan keşfin de usulsüz olduğunu söyleyerek mahkemenin işin başında köylülerin itirazlarına kulak tıkadığını belirtti.
HES yapılmasına olanak sağlayan kamulaştırma kararı alınması sürecinde görüşü sorulan ve uygun görüş bildiren idari kurumlarda görevli memurların dosyada bilirkişi olarak görevlendirildiğini söyleyen Aksu, “Tarafsızlıkları konusunda kuşkuya düştüğümüz bilirkişilerin iptalini istedik ancak mahkeme bu taleplerimizi reddetti. Esasen ret gerekçelerimizin yerindeliği ortaya çıkan raporla da ortaya çıktı” dedi.
Yapılan keşfin de “eşine pek rastlanmayacak şekilde” icra edildiğini aktaran Aksu, “Davacıların bulunduğu köyde 197 güvenlik korucusu yaşıyor. Ayrıca 25 kişi Emniyet Genel Müdürlüğü, 95 kişi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin mensubu olarak görev yapıyor. Buna karşın davacı köylülerin hakkı olan keşfe katılmalarını mani olmak için olağanüstü güvenlik önlemleri alındı. Zırhlı araçlar ve bir bölük asker nezaretinde keşif yapıldı. Bu durum hem köylüyü rencide etti hem de keşfin amacını ortaya koydu” şeklinde konuştu.