Kuraklık ve yeraltı su seviyesinin düşmesiyle tamamen kuruyan Meke Gölü suya kavuşmayı bekliyor.
Konya’nın Karapınar ilçesinde Meke Krater Gölü, 2000’li yıllardan itibaren suyunu kaybetmeye başladı. Göl, son yıllarda kurak geçen mevsimler ve yeraltı suyunun azalmasıyla tamamen kurudu.
Uzmanlar, yaşanan kurak mevsimlerle birlikte yeraltı su seviyesinin azalmasıyla Meke Gölü’nün doğal yollarla eski haline dönmeyeceğini dile getirdi.
Meke Gölü’nün kurtarılabilmesi ya da sulu görünüme kavuşturulabilmesi için çalışmalar yapılırken, Karapınar Atık Su Arıtma Tesisi’nde arıtılan suların değerlendirilmesiyle ilgili proje de sürüyor.
Konya Teknik Üniversitesi (KTÜN) Jeoloji Bölümü Başkanı ve Jeoloji Mühendisleri Odası Konya Şubesi Başkanı Prof. Dr. Fetullah Arık, Meke Gölü’nün en önemli doğal jeolojik unsurlardan biri olduğunu belirtti.
Meke Gölü’nün jeolojik bir miras olduğuna ve korunması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Arık şöyle dedi:
“Jeolojik miraslar sadece jeologları ilgilendirmiyor, herkesi ilgilendiriyor. Görüntü açısından da dünyanın nazar boncuğu olarak nitelendirilen bir bölge. Oluşumu oldukça enteresan, o nedenle bir jeolojik miras yapısı. İki evreli volkanizmayla meydana gelmiş. Daha önce meydana gelen ilk volkanik faaliyetle geniş göl çukuru oluştuktan sonra ortasından ikinci bir patlamayla krater oluşmuş. Dolayısıyla çevresi suyla dolduğu için de nazar boncuğu görünümünde. Meke Gölü maalesef 2000’li yıllardan itibaren yavaş yavaş suyunu kaybetmeye başladı. Zaten geçmişte de çok derin bir göl değildi. Hatta tuz üretimi için kullanılmış. Tuzu oldukça yoğun bir göl, balık yaşamıyor. Sadece bazı mikroorganizmalar, bakteriler yaşıyor. Suyunu kaybetmeye başladıktan sonra bizlerin de bir takım değerlendirmeleriyle birlikte devam eden yeraltı suyu azalmasına bağlı olarak su azalıyor. Nihayetinde son yıllarda sadece kışta aldığı yağışlar birkaç ay, belki yaz ortasına kadar idare ediyor. Ondan sonra onlar da buharlaşıyor. Birkaç yıl daha böyle devam ederse Meke’nin eski görüntüsünden eser kalmayacak.”
“Birkaç yıl önce yoğun bir kar yağışı olmuştu. Bu kar yağışından sonra tabii yeraltı su seviyesindeki değişim merakla bekleniyordu. Karın eridiği dönemde, nisan-mayıs aylarında yeniden ölçümler yapıldığı zaman yeraltı su seviyesinde sadece birkaç santimetrelik bir yükselme meydana geldiği görüldü. Yani yüzeydeki 1 metreden fazla kar örtüsünün yeraltına katkısı 1-2 santimetre. Bu yoğun yağışların çok fazla olması ve yeraltı suyu kullanımının da mümkün olduğu kadar dengeli olması gerekiyor. Çünkü yeraltı suyunu bu denli kullanmaya devam edersek yağış ne kadar olursa olsun seyir yeraltı suyunun düşmesi yönünde olacaktır.”