Yarasalar ile ilgili birçok söylenti bulunmaktadır. Bu söylentilerden en yaygını yarasaların gözlerinin görmediği yönündedir. Peki, bu söylenti gerçekten doğru mudur?
Yarasalar ile ilgili yasaların kör olduğu efsanesinin çoğu kişi tarafından kabul edildiğini söylemiştik. Bu mitin aksine yarasaların kör olmadığı hatta koşullara bağlı olarak kimi zaman avlanırken görüş yeteneklerini kullanmayı tercih ettikleri araştırmacılarca ortaya konmuştur. Ayrıca böcek avlamak yerine meyve nektarı içen pek çok meyve yarasaları, ses yansımasını hiç kullanmazlar. Bu türler özellikle keskin bir görüş yetisine sahiptir ve bazıları mor ötesi ışığı bile görebilmektedir.
BİRÇOK TÜRDEKİ YARASALARIN GÖRDÜĞÜ KANITLANMIŞTIR
Bat Conservation International ekibine göre doğada en az 1300 yarasa türü mevcut ve bu türler; bitkiyle, böcekle ve kanla (bütün Latin Amerika türleri) beslenenler olarak üç farklı gruba ayrılır.
Farklı türlerde, çok farklı görsel yetenekler evrimleşmiştir. Örneğin, PLOS ONE ‘da yayımlanan 2009 yılına ait bir çalışmaya göre Güney ve Orta Amerika’dan iki tür, Palla’nın uzun dilli yarasaları (Glossophaga soricina) ve Seba’nın kısa kuyruklu yarasaları (Carollia perspicillata) gün ışığında görmelerini ve renkleri algılamalarını sağlayan görsel reseptörlere sahiptirler. Hatta bu reseptörlerden bazıları, bu yarasaların insanın görebileceği ışık spektrumunun ötesindeki mor ötesi ışığı görmelerini sağlıyor olabilir.
Her iki türün de, bitkilerle beslendiği ve çiçeklerin de birçoğunun mor ötesi dalgalar yaydığı göz önünde bulundurulursa; bu özelliğin oldukça işe yarar olduğunu söyleyebiliriz. Uzun dilli yarasalar, sinek kuşları gibi meyve nektarıyla, kısa kuyruklu yarasalar ise değişik meyve, bitki ve böceklerle beslenirler. Tüm bunların yanında Ultraviyole Işığı görme yeteneğine sahip başka yarasa türlerinin de olduğu keşfedilmiştir.
BİRÇOK YARASA TÜRÜNDE GÖRME VE EKOLOKASYON BİRLİKTE ÇALIŞIR
Birçok türde de görüş yeteneği ve ekolokasyon birlikte çalışıyor. Rousettusa egyptiacus adlı Mısır meyve yarasası, keskin görüş ve ekolokasyon kabiliyetleri ile bu yarasalara örnektir. Current Biology‘de 2015 yılında yayınlanan bir çalışmaya göre, bu yarasaların karanlıkta ekolokasyondan daha fazla yararlandıkları ama kendilerine has dil şaklatma seslerini aydınlıkta dahi kullandıkları keşfedilmiştir. Araştırmacılar, makalelerinde; yarasaların, özellikle uçuş ardından konduklarında ekolokasyonu hızlandırıp görüşlerinden kazandıkları veriler ile sesleri birleştirerek mesafeleri ölçtüklerini öne sürüyorlar.
Hatta böcekçil yarasalar bile yapabildikleri zaman görme duyusunu kullanırlar. Animal Behaviour ‘da 2003 yılında yayınlanan bir makalede, araştırmacılar, böcekçillerden kahverengi kulaklı yarasanın (Plecotus auritus) görme ve sonar (ses dalgalarının yankısına göre etraftaki cisimlerin yerlerinin belirlenmesi) bilgilerinin her ikisine de sahip olmasına rağmen avlanırken görüş yeteneğini tercih ettiğini belirtiyorlar. 2009 yılındaki bir çalışmaya göre ise Kuzey Amerika’daki en yaygın türlerden küçük kahverengi yarasa (Myotis lucifugus) ay ışığında yönünü bulabilmek ve alacakaranlıkta avcılardan kaçınmak için görsel almaçlara sahip olabilir.