Aydın’ın Kuşadası ilçesinde sahil kıyılarındaki yapılaşma yoğunluğu nedeniyle martıların yaşam alanlarının giderek yok olduğunu ifade eden EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, martıların sıklıkla evlerin çatılarına yavruladığına dikkat çekti.
Doğal güzellikleri ile bir çok hayvan türüne ev sahipliği yapan Aydın’ın Kuşadası ilçesinde sıklıkla görülen martıların yaşam alanları gün geçtikçe daralmaya devam ediyor.
Özellikle sahil kesimlerinin vazgeçilmez sembolleri haline gelen martılar, kıyılardaki yapılaşma yoğunluğu nedeniyle bölgelerdeki evlerin çatılarına yavrulamaya başladı.
Kuşadası’nda çatılarda üreyen martıların yavruları ise uçma denemeleri sırasında kazayla aşağıya düşmektedir.
Martıların Kuşadası’nda en çok yuva yaptıkları yerlerden birisi olan Özgür Sitesi’nde de martı yavrusu düşme olayı yaşandı.
Sitedeki bir çatıdan düşen martı yavrusunu bulan küçük Yalçın Ada Memişoğlu, kuşu kedilere kaptırmamak için korumaya alarak, aynı sitede oturan Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) üyesi Ayfer Gürel Ay’a haber verdi.
Yine aynı sitenin yakınında oturan Şahin Çakır isimli duyarlı bir vatandaş da yolda giderken gördüğü başka bir martı yavrusunu ezilmekten kurtardı. Yaşanan iki olayın ardından vatandaşlar durumu EKODOSD’a bildirdi. Bölgeye gelen EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, her iki martıyı da teslim alarak, çatıya çıkıp yavru martıları düştükleri alanda ebeveynlerin yanına bıraktı.
‘ÇÖPLÜKTEN BESLENMEYE BAŞLADILAR’
“Martılar, denizlerin sokak çocuklarıdır” sözünü hatırlatan EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, martıların su altına dalma özellikleri olmadığını belirterek “Martılar, kötü havalarda bile denizin yüzeyinde yüzerek dinlenebilirler. Hatta deniz suyunu bile içerek içindeki tuzu kafasında bulunan tuz süzme bezleri ile ayırarak tatlı su olarak içme becerisine sahiptirler. Sosyal bir kuş olan martılar insanlarla birlikte yaşamayı sever. Denizden fazla uzak yerlere gitmezler ya da geçmişte gitmezlerdi demek daha doğru olur. Tüm sahil kentlerinde olduğu gibi Kuşadası’nda da martılar yoğun bir şekilde bulunurlar. Martıların günümüzde hem üreme alanları hem de denizde beslenme kaynaklarının giderek azaldığı görülmektedir. Kuşadası’nda gemiler gelmediği zaman limanda iskeleler üzerinde özgür bir şekilde dinlendikleri görülür. Martıların son yıllarda balık stoklarındaki azalmalar nedeniyle denizden yeteri kadar besin alamadığından, kendilerine farklı beslenme alanları oluşturduklarını gözlemlemekteyiz. Denizdeki besin kaynakları yok olan martılar beslenebilmek için tüm kıyı şehirlerinde olduğu gibi Kuşadası’nda da çöplükten beslenmektedirler. Kuşadası’nda gündüzleri çöplükten beslenen martılar hem biraz dinlenmek hem de muhtemelen biraz su içmek ve yıkanmak için bölgede genellikle Kirazlı Göleti’ne gelirler. Martıların artık, gerek kıyısal alandaki yoğun yapılaşmalar nedeniyle rahatsız edilmeden üreyebilecekleri doğal kıyısal alanların kalmaması, gerekse denizden beslenmenin artık mümkün olmaması nedeniyle ülkemizde adalarda üremekten vazgeçip şehirlerde binalar üzerinde üredikleri görülmektedir” dedi.
Yaşam alanları daralan martıların artık çatılarda üremeye başladıklarını sözlerine ekleyen Sürücü; “Ayrıca martılar üzerinde yapılaşma olmayan ada ve kayalık bölgelerde şehir kökenli sıçanlar nedeniyle başarılı olarak üreyememektedirler. Çünkü geceleri sıçanlar martı yumurtalarını yiyerek predasyon oluşturmaktadırlar. Bu durumda hayatta kalmaya çalışan martılar besin kaynakları olan çöplüklere yakın ve sıçanlar tarafından predasyona uğramayacakları tek yer olan bina çatılarında üremeye başladılar. Martıların Kuşadası civarında üreyebildiği tek doğal alan insan girişinin mümkün olmadığı Kuşadası’nın kuzey kıyılarındaki kayalıklar ve bir de Dilek Yarımadası açıklarında bulunan Bayrak Adası olmaktadır. Ancak bu kayalıklar ve var olan bir iki ada tüm martıları barındırabilecek kapasitede olmadığından, deniz kıyısına yakın binaların çatılarında üremelerini gerçekleştiriyorlar. Ebeveynleri yavruları besleyip büyütmek ve sürekli besin aramak için, denize ya da çöplüklere gitmektedir. Ebeveyn martılar yuvalarına geri döndüğünde leyleklere benzer bir şekilde birbirlerini ‘Martı Çığlıkları’ ile karşılamaktadırlar. Bu çığlıklar özellikle sabah güneşin doğmaya başladığı saatlerde çok daha fazla olmaktadır. Bu durum doğal olarak sabahın erken saatinde yatağında uyumaya çalışan insanlara pek sempatik gelmemektedir. Martıların bu davranışları nedeniyle, Kuşadası’nda kalan yerli vatandaşlar alışık olsa da son yıllarda dışarıdan kısa süreli gelen tatilcilerden çok şikayet alınmaktadır. Onlara da, denizlerimizin olmazsa olmaz kuşları olan martıların giderek yaşam alanlarının daraldığını, mecburiyetten apartmanların ve villaların çatılarında üreme yaparak, yavrularını büyütmeye çalıştıklarını, bir süre sonra yavrular uçmaya başlayacağını ve ondan sonra da rahatlayacaklarını söylemekteyiz” dedi.
Martıların en büyük tehditlerinden birisinin de çöpler olduğunu vurgulayan Sürücü; “Martılar grup olarak yaşayan ve sosyal bir kuş türü olup birbirlerine ciddi koruma sağlayan ve sahip çıkan bir kuş türüdür. Eğer bir martı bireyine zarar vermek isterseniz başınızın üstünde uçup sizi rahatsız etmeye çalışan bir sürü martı bulursanız buna şaşırmayın. Martılar için en büyük tehditlerden birisi, çöplüklerden besin ararken buldukları yiyecekle birlikte plastik, metal ve hatta cam parçalarını yutuyor olmasıdır. Bu yabancı cisimleri sindiremeyen martılar genelde kusarak çıkarsalar da bazen boğularak ölmelerine yol açmaktadır. Martıların yedikleri yiyecekler yapışan bu atık maddelere İzmir Kuş Cenneti’nde flamingo üreme adasında çok sık rastlanmaktadır. Bu adada her gece uyumak için gelen martılar dinlenirken bu adaya kusmaktadırlar. Her birkaç sene de bir bu adayı restore eden ve temizleyen ekibin başında olan bilim danışmanı üyemiz Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ortaç Onmuş, flamingo adasında ortalama her 3 yılda bir 30-50 çuvalı dolduracak kadar martı kusmuğu topladıklarını söyleyerek, bu kusmuklar içinde tavuk deri ve etlerine yapışmış, mezbaha ve restoran yiyecek atıklarına bulaşmış halde kusulmuş kolonyalı mendil, pet şişe kapağı, tavuk bagetlerine sarılı alüminyum folyolar gibi çöpleri bulduklarını söylemektedir. Dünya genelinde her yıl yüzbinlerce deniz kuşunun, hem çöplüklerden, hem de dereler aracılığıyla denize atılan atık maddeleri yedikleri için öldüklerini belirtmektedir. Belki bizler farkında değiliz ama binlerce kuş, deniz kaplumbağaları ve yunuslar gibi deniz canlıları plastik atıklar yüzünden ölmektedir. Bir restoranda yediğimiz yemekten artan parçaların arasında kalan bir plastiğin, sonrasında nelere yol açacağını, hangi canlıların ölümüne neden olacağını düşünmeliyiz. Çöplerin ayrıştırılması, geri dönüşüme kazandırılması, daha az çöp üretilmesi, özellikle denizlere plastik atıkların atılmaması bu tür canlıların yaşamlar için çok önemlidir. Plastik poşet yerine bez torba kullanın” dedi.